Öne Çıkan Yayın

yan yan yan

31 Ağustos 2016 Çarşamba

aragon









sevgilim, hiçbir şey söyleme, 
bırak düşsün bu sözcük sessizliğin içine
uzun zaman avuçlarımda parlatılmış bir taş gibi
hızlı ve gösterişli bir taş ki
hayatımızın içine düşer gibi derin
katettiği bu uzun yol 
olsa olsa uçurumla buluşmak için
hani o sonu gelmez sessiz yolla 
zamandan önce buluşmak için
ve bir korku doğar işitemeyince
 hiçbir su sesini uzaklardan
hiçbir yere çarpmayınca 
vurmayınca duvardan duvara
hiçbir şeye, sonuçta evren bir bekleyiştir 
yalnızca bende elini tutuyorum.

yankılanması yok düşüşün, kulak verme beyhude
yok hiç bir şey 
bir iç çekiş bile yok, bir ses bile
düşer taş derinlere ve geçer karanlıkları
arttıkça baş dönmesi dahada artar gecenin hızı
kala kala fırlayıp gitmiş bir ağırlık kalır 
ve o belirsiz
yitik şarkı
kaçıp kurtulmuştur 
kaçırılmıştır 
yada yaralanmıştır dünya harikası
belki 
aşkta öyledir çoktandır
ya da öyle değil 
hayır henüz aşk öyle değil
ölçüsüz ve çekilmez mühletten başka bir şey değil
kaçınılmaz bir azaptır o vahşice ertelenen

bir taş ya da bir yürek kusursuz birşey
sonlanmış birşey ve canlı bununla birlikte
daha az benziyor bir taşa düştükçe derinlere
bu nasıl ters bir kuyu 
yırtıcı hayvan gölgesinin peşinden giderek yakalar kuşu
taş ise bütün taşlar gibi bir taş yinede
bıkar sonunda her şeyden dönüşür bir mezara

bak neler oluyor yükseliyor gibi geliyor kuyunun başında
bu bir çığlık değil çarpışma yada kırılma değil
ama belli belirsiz ve fır fır dönüyor kararsız korkak
solgun ve saf bir ışık bu derinlerden gelen
çocuk masallarındaki bir yaratığa benzeyen
kendimizden bir renk belkide sonuncusu.

şimdi aniden başa gelen her şey yeniden olabilirmiş gibi
şimdiden bulmuş çözümünü keza birisi
içeri girmiş görülmeden ve çekmiş perdeleri

ve taş devam ediyor düşmeye bir yıldız derinliğine

biliyorum şimdi dünyaya neden geldiğimi
anlatacaklar öykümü birgün o dolambaçlı serüveniyle
ama olsa olsa 
bir kışkırtma 
bu bir aldatmaca
sanki 
bir çiçek buketi gönderilmiş bir fakirhaneye 
bir akşamlığına
artık biliyorum neden geldim bu dünyaya

ve düşmeye devam ediyor bir taş nebülözlerin arasından

yukarı neresiyse aşağı da orasıdır bu sıradan gökyüzünde

söylediğim herşey 
tüm yaptıklarım öyle olduğumu sandığım halim
yapraklar kuruyan yapraklar bırakmıyor hiçbirşey ağaca
kollarının kımıltısından başka
önümde uzanan kış mevsiminin amansız gerçekliği
bir kıvılcımdır her insanın kaderi, 
her insan bir susineğidir sonuçta 
bende neyim ki zaten bir insandan başka
sevmiş olmaktandır gururum
sevmekten yalnızca

Louis Aragon

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.