... ve taş düşmeye devam ediyor
bir yıldız derinliğine;
"sevgilim,
hiçbir şey söyleme,
bırak düşsün bu sözcük sessizliğin içine
uzun zaman avuçlarımda parlatılmış bir taş gibi
hızlı ve gösterişli bir taş ki
hayatımızın içine düşer gibi derin
katettiği bu uzun yol
olsa olsa uçurumla buluşmak için
hani o sonu gelmez sessiz yolla zamandan önce buluşmak için
ve bir korku doğar işitemeyince hiçbir su sesini uzaklardan
hiçbir yere çarpmayınca
vurmayınca duvardan duvara hiçbirşeye,
sonuçta evren bir bekleyiştir yalnızca
bende elini tutuyorum.
yankılanması yok düşüşün,
kulak verme beyhude
yok hiç bir şey bir iç çekiş bile yok,
bir ses bile
düşer taş derinlere ve geçer karanlıkları
arttıkça baş dönmesi dahada artar gecenin hızı
kala kala fırlayıp gitmiş bir ağırlık kalır
ve o belirsiz
yitik şarkı
kaçıp kurtulmuştur
kaçırılmıştır
ya da yaralanmıştır dünya harikası
belki aşkta öyledir çoktandır
ya da öyle değil
hayır henüz aşk öyle değil
ölçüsüz
ve çekilmez mühletten başka bir şey değil
kaçınılmaz bir azaptır o
vahşice ertelenen
bir taş
ya da bir yürek kusursuz birşey
sonlanmış birşey
ve canlı bununla birlikte
daha az benziyor bir taşa düştükçe derinlere
bu nasıl ters bir kuyu
yırtıcı hayvan gölgesinin peşinden giderek yakalar kuşu
taş ise bütün taşlar gibi bir taş yinede
bıkar sonunda herşeyden dönüşür bir mezara
bak neler oluyor yükseliyor gibi geliyor kuyunun başında
bu bir çığlık değil çarpışma
ya da kırılma değil
ama belli belirsiz
ve fır fır dönüyor kararsız korkak
solgun
ve saf bir ışık bu derinlerden gelen
çocuk masallarındaki bir yaratığa benzeyen
kendimizden bir renk belki de sonuncusu.
şimdi aniden başa gelen her şey yeniden olabilirmiş gibi
şimdiden bulmuş çözümünü keza birisi
içeri girmiş görülmeden
ve çekmiş perdeleri
ve taş devam ediyor düşmeye bir yıldız derinliğine
biliyorum
şimdi dünyaya neden geldiğimi
anlatacaklar öykümü birgün
o dolambaçlı serüveniyle
ama olsa olsa bir kışkırtma
bu bir aldatmaca
sanki bir çiçek buketi gönderilmiş
bir fakirhaneye bir akşamlığına
artık biliyorum neden geldim bu dünyaya
ve düşmeye devam ediyor bir taş nebülözlerin arasından
yukarı neresiyse aşağı da orasıdır bu sıradan gökyüzünde
söylediğim herşey
tüm yaptıklarım öyle olduğumu sandığım halim
yapraklar kuruyan yapraklar
bırakmıyor hiçbirşey ağaca
kollarının kımıltısından başka
önümde uzanan kış mevsiminin amansız gerçekliği
bir kıvılcımdır her insanın kaderi,
her insan
bir su sineğidir sonuçta
bende neyim ki zaten bir insandan başka
sevmiş olmaktandır gururum
sevmekten yalnızca "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.