çocukluğum çıraklıkta geçti,
kir pas içinde
gençliğim korsan yürüyüşlerde,
mitinglerde
hapse erken düştüm..
copla erken tanıştım
küçük voltalardan bıktım, usandım
şimdi uçsuz bucaksız ovalarda
adımlarımı saymadan,
geriye dönüp bakmadan
usanmadan, bıkmadan
deli taylar gibi koşmak istiyorum
ve görüyorsun ki
aşkı beceremiyorum
beni kendi halime bırak yavrucum
ben yolumu nasıl olsa bulurum…
upuzun çayırlarda yalınayak
koşmak istiyorum
saçlarım rüzgara konuk..
yüzüm dağlara dönük
göğsümün çeperini ölümle sınayan
esaret
ve yüreğimi yararcasına zorlayan
cesaret
kıyasıya vursun istiyorum
koşmak..
koşmak istiyorum sevgilim
dönemezsem
affet…
firari gecelerin uzmanı olmuşum
bütün istasyonlarda afişim durur
beni bir çocuk
bile bulur
dokunma bana
çıldırırsın
dokunma bana
sende ellerin tutuşur
koşmak istiyorum
egzosların, molozların,
yağmaların kıyısından
onca insafsızlıkların,
onca haksızlıkların
manzarasızlıkların,
parasızlıkların
allahsızlıkların kıyısından
kimseye
ve hiçbirşeye değmeden
ciğerlerimi yok edercesine
koşmak istiyorum
koşmak istiyorum
şiirimin ve yumruğumun namusuyla
kavgaya karışmadan,
tutuklanmadan ve küfür etmeden
kafamı kırarcasına
koşmak istiyorum
avucunu son bir defa,
ağlamadan tutmak istiyorum
gözlerim yüzüne küskün,
sazım sevgine suskun.
saati ayrılığa kurmuşum
olmaz teslimiyet
ziyan aklım senle bozmuşum,
içerim
felaket
kurşunlara geleyim istiyorum
ölmek..
ölmek istiyorum sevgilim
sağ kalırsam
affet
firari acıların
uzmanı olmuşum
bütün telsizlerde
adım okunur
beni bir korkak bile vurur
dokunma bana
fişlenirsin
dokunma bana,
sende yanarsın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.